Basında yer alan bazı haber başlıkları

https://www.haberler.com/prof-dr-mehmet-kurtoglu-turkiye-de-hastanelerde-7773577-haberi/

http://www.milliyet.com.tr/varis-alarmi–pembenar-detay-guzellik-1249142/

https://www.sabah.com.tr/saglik/2015/03/09/varise-ne-iyi-gelir

Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu, Uzun uçuş yapanlar dikkat

http://www.kadinmagazin.net/varisten-kurtulmanin-yollari.html

https://www.haber3.com/saglik/emboli-olup-olumun-kiyisindan-donenler-dunya-tromboz-gununde-biraraya-haberi-3561968

Hareketsiz Kalma, Yaşamdan Kopma!

Son Şampiyon Prof. Dr. Mehmet KURTOĞLU

http://www.posta.com.tr/hastanelerde-emboli-icin-tedbirler-yetersiz-haberi-305785

http://www.radikal.com.tr/saglik/varise-kopuklu-cozum-1051962/

Varise köpüklü çözüm!

Varise köpüklü çözüm!

07/06/2011 02:00

Varis tedavisinde uygulanan yöntemlerden biri de köpükle (foam) tedavi. Ameliyathane ortamı gerektirmeyen, kısa sürede uygulanan ve başarılı sonuçlar elde edilen yöntemin detaylarını Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu anlattı

Haber: FERHAN KAYA POROY –[email protected] / Arşivi

Varisin teşhisi nasıl yapılıyor? 
Teşhis koymak çok önemli. Bacaklarında yara oluşanlar en son damar cerrahına giderler. İlk durakları genellikle cildiyeciler olur. Dünyada cildiye ihtisasının içinde filoboloji vardır. Toplardamar bilimine filoboloji denir. Avrupaeğitiminde cildiyeciler aynı zamanda filobologdur. Bizde ise öyle bir eğitim yok. Bu nedenle bizde cildiyeciler varis nedeniyle oluşan yaralara herhangi bir yara gibi bakar. Pomat sürer, antibiyotik verir, yarayı temiz tutar ama kapakçık yetersizlikleriyle uğraşmazlar. Buradaki damar basıncı artıp o bölgede ödem oluşmaya başladığında o yara kapanmaz. Damar cerrahı ise kapakçıkların yetersizliğini görür ve o yetersiz damarları ya lazerle ya da uygun gördüğü başka bir yöntemle tedavi eder.

Hangi aşamada ne gibi bir tedavi uygulanıyor? 
Aslında hepsinin tedavisi aynıdır. Prensipte aynı olan tedavi ya kapakçıkların tedavisine yöneliktir ki bu tedavi çok zordur. Veya damarlar yüzeydeyse derindeki damarlar da aynı görevi yaptığından, hiç olmazsa kaçırıp yük binmesini önlemek için bu damarları devre dışı bırakır. Burada o bölgeyi çıkarır alırsınız. Bu, 1910’lardan beri, yaklaşık 100 senedir yapılan sistemdir. Veya damarı yerinde bırakırsınız, içine bir lazer çubuğu sokup damarı yakarsınız. Damar fonksiyonunu yitirmiş olur. Ya da içine kimyasal bir sıvı verilir ve damar bu sıvıyla yakılır. Burada damara bir iğneyle girilip köpük denilen sıvı verilir. Köpük tedavisi ameliyathane ortamı da gerektirmez. Nasıl koldan giriliyorsa, bacaktan da girilir. Ultrasonografi altında izlenecek yol belirlenir. Ses dalgaları ekrana yansır ve damarı gösterir. Ekrandan takip edilerek damar içine girilir. Tıpkı tiroitten ya da memeden iğneyle biyopsi almak gibi…

Peki bu zehirli ilaç tüm damara yayılmıyor mu? 
O ilacın yakma etkinliği 5 veya 10 santim içinde biter. Geri kalan kısmı yani yakma etkinliği olmayan bölümü dolaşıma geçer ve idrarla atılır.

Bunlardan hangisinin yapılacağına nasıl karar veriyorsunuz? 
Bunların üçünü birden yapmayı bilmeyen ellerde süreç yarım kalır. O kişi ancak hangi yöntemi biliyorsa onu uygular. Ama damarın durumuna göre tedavi şeklini belirlemek çok önemli. Genişleyen damar kıvrılmaya da elverişlidir. Hem geniş hem de kıvrık bir damarsa içinden lazer çubuğunu geçirmeniz mümkün olmaz. Bir yerde kalır, altı yanar ama üstünü yakamazsınız. Cerrahi olarak bütün damarı açmamak için damarın üst ucundan 1 veya 2 santimlik bir kesi yapılır. Bir de diz hizasından kesik yapılır. İkisi arasına tel sokulur, damar çekip çıkarılır. Lazerde aşağıda 1 santimlik kesi yaptığımız yere iğneyle gireriz. Lazer çubuğunu iğnenin içinden göndeririz. Kasık açılmaz, geri kalanı yakılır. Ama eğer kasıkta ilave damar yetersizlikleri varsa lazer onları yakmaz. Ana damar yanıp da yoğun basınç artışı azaldığı için geçici bir çözüm olur ama bir süre sonra yine çıkabilir. Bu gibi durumlarda lazer yapılmaz. İlaç düzgün damarda da, eğri büğrü damarda da ameliyat gerektirmediği ve ayakta yapıldığı için bence en kolay ve en geçerli yöntemdir. Toplamda 5 dakika sürer ve işlem biter. Eğer damar 12 mm’den genişse köpük yapılamaz. O zaman lazer daha etkili bir çözümdür. Doktor bunların üçünü bilmezse sadece bir yöntemi uygulamaya çalışır ama başarılı olmaz.

Ya geri kalan damarlarda da sorun olursa?.. 
O zaman zor da olsa kapakları tamir etme yöntemine gitmekte fayda var. Ya da kişinin devamlı olarak varis çorabı giymesi gerekir. Çorabı giydiğiniz an varisleriniz kaybolur, aynen ameliyat olmuşsunuz gibi etki yaratır. Ama çıkardığınız an tüm belirtiler yine ortaya çıkar. Ameliyatın varis çorabından üstünlüğü devamlılık sağlamasıdır. 40 mm. basınçlı çorabı giymek de hiç kolay değildir. Özel metotlarla giyilmesi gerekir. Bu da özellikle yaşlılar için çok zordur.

Operasyonların süresi ne kadar? 
Köpük 15 dakika, lazer 45 dakika, ameliyat da yaklaşık 45 dakikada yapılıyor. Ama lazer ve ameliyatta sonrasında çıkmış damarları toplamak zaman alır. Köpükte damarları toplamada durumu yok.

Ameliyatta hastanede yatılıyor mu? 
Lazer ve ameliyat hastane ortamı gerektirir ama hastanın bir gece yatmasına gerek yoktur. Aynı gün hastaneden çıkarlar. Hasta sabah 09.00’da ameliyata girer, 1 veya 1.5 saat ameliyathanede kalır, öğle saatlerinde yatağına çıkar. Hemen yemeğini yer, yürüyüşünü yapar ve varis çorabı ile akşamüstü hastaneden çıkar. Bu tip ameliyatları genelde cuma günü yaparız kişi pazartesi günü de rahatça işine gidebilsin. Bir iki gün istirahat etmelerini isteriz ama evin içinde dolaşırlar. Yatmalarını önermioruz.

Şimdi zayıflama dönemi başladı, malum herkes mayo giymeden önce incelmek istiyor. Diyetin yanı sıra çeşitli aletlerden destek alanlar da var. Bu masaj yapan basınçlı aletler veya sıcakla bölgeyi inceltmeye öngören aletler varise neden olur mu? 
Sıcak temaslı olan her şey varisi azdırır. Soğuk temaslı olan her şey varise faydalı olur. Ultrasonla inceltenler de aynı şekilde içeride bir ısı yaratırlar ve zararlı olabilirler. Soğutucu şekilde olanlar ise zararsızdır.

Varisleri olan kadınların streç pantolon, tayt gibi dar kıyafetler giymeleri sakıncalı mıdır? 
Bu kıyafetler bacak damarlarının iyi çalışmasını engeller. Eğer koruyucu olarak bir şey giymek gerekiyorsa varis çorapları giyebilirler. Önden, arkadan, sağdan, soldan aynı şekilde sıkacak şekilde 20 mm. civarında basıncı olan dize kadar varis çorapları giyebilirler. Biz bunları çok fazla ayakta kalan veya oturulan mesleklerde veya uçakla uzun seyahat edenlere tavsiye ediyoruz. Tayt tarzındaki kontrolsüz olan kıyafetlerin negatif etkileri vardır.

Bu ameliyatın bir mevsimi var mı? 
Ameliyat yerlerinin kapanması için 48 saat yeterlidir. İkinci gün hasta duşunu yapar, dikişler de cilt altına konduğu için kendiliğinden erirler. Banyosunu yapan bir insan tabii ki denize de girebilir. Güneşin bir zararı yoktur ama sıcakta fazla kalmanın zararı vardır. Güneşlenip ısınanların sık aralıklarla denize girip kendilerini soğutmaları gerekir. İçeriden yapılanmarda doku iyileşirken hafif bir kahverengi renk yapmaya eğilimli olur. Güneş ışınlarıyla bu daha da kolaylaşır. Bu nedenle yaz ameliyatlarını iki nedenle sevmeyiz. İlki pigmantasyonu artırır, ikincisi hangi tedaviyi yaparsanız yapının ister ameliyat olsun ister köpük veya lazer olsun 10 veya 15 gün boyunca hastanın varis çorabı kullanması gerekir. Bu da sıcak havalarda çok sıkıcı olur. Bu nedenle köpük tedavisini nisandan başlayarak haziran ortasına kadar sıklıkla yaparız. Ama ciddi ödemler ve yaralar söz konusu ise o zaman yaz ayları da olsa mutlaka tedaviyi uygularız.

Tanı aşamasında ne gibi safhalardan geçiliyor? 
Öncelikle mutlaka doppler ultarason yapılması gerekir. Ultrasonda damarların neresinde yetersizlik olduğunu bilerek tedaviyi yaparız. Bu tetkikin yapılmasında iki neden vardır. Bir, tedavi daha mükkemel olur; iki, hastaya tedavi sonrasında bu probleminin yüzde kaçının ortadan kalkacağı söylenir. Hastanın derinlerdeki damarlarında da yetersizlik varsa, yüzeydeki damarları yok edersiniz, ağrılarını azaltırsınız ama sorunu tamamen ortadan kaldıramazsınız. Eğer derindeki damarlar sapasağlamsa sorun olmayacağını görürsünüz.

Doppler sonrasında hemen aynı gün tedaviye geçiliyor mu? 
Evet. Eğer ameliyathane şartlarında yapılacak bir tedavi yöntemi seçiliyorsa tabiki tetkikler, tahliller gerekir ama köpük yapılacaksa o zaman hemen doppler akabinde tedavi yapılır. Her şey iki saat içinde biter. Ameliyat yapılacak hastalarda genel anestezi gerekli değildir, lokal anestezi ile ya da belden aşağısı uyuşturularak da varis ameliyatları yapılabilir.

Sonrasında acı oluyor mu? 
Bütün bu tedavilerin hepsi üç hafta sonra eşit seviyeye gelir. Bu üç hafta içinde ameliyatın sıkıntılı dönemi ilk birkaç gündür. Hasta bacağında ağrı hisseder. Lazer tedavisinde içeride yanık doku kaldığı için dört veya beş gün içeride yanık bir yerim var diyecek kadar ağrır. Köpükte ise hemen hemen hiç ağrı yoktur. Ama üçü de üç hafta içinde aynı duruma gelir. Damar ameliyatında morluk biraz daha fazla olur. Lazerde de morluklar olabilir, köpük tedavisinde de o bölgede hafif bir sertlik ve kızarıklık olur.

Varis olmaması için neler yapmalı? 
1. SPOR : Çünkü toplardamarları koruyan adalelerdir. Dizin altında baldır dediğiniz adalelerin kuvvetli olması gerekir. Yürüyüş, koşu bisiklet veya spor salonunda ağırlıklarla parmak ucu topuk yaparak baldır adalelerini kuvvetlendirmelisiniz.
2. KİLO: Yağ dokusu içinde kalan toplardamarların yumuşak zeminde çabuk genişlemeleri söz konusu olur. Bu nedenle kilo almamaya özen göstermelisiniz. Kilo alıp vermeler de yumuşak dokuyu inceltip kalınlaştırdığından olumsuz etki yapar.
3. BESLENME: Örneğin kabızlık varisi negatif etkiler. Ne kadar ıkınılırsa bu damarlar o kadar genişler. Bu nedenle lifli gıdalar, sebze ve meyvelerden zengin bir beslenme tarzı tercih edilmelidir. Bol su bağırsak sistemini de yumuşak tuttuğu için su içimine özen göstermek gerekir. Fazla kafeinin de olumsuz etkisi vardır.
4. ANTİOKSİDANLAR: Bunları hap olarak almanın hiçbir gereği yoktur. Meyve sebzelerden almamız yeterlidir. Bunlar damar duvarının ve kapaklarının daha sağlam durmasını sağlar. Özellikle toplardamarlarda antioksidanlar çok önemlidir.
5. HORMON İLAÇLARINDAN SAKINMAK: Bu tip ilaçlar pıhtı eğilimini artırır.
6. SICAK: Varis için sıcak olan her şey olumsuz etki yaratacağından kaplıcalar, sauna, hamam, aşırı sıcak banyodan da kaçınılmalıdır.

http://www.radikal.com.tr/hayat/felc-geliyorum-der-1030584/

Felç geliyorum der!

29/11/2010 02:00

Türkiye’de ve dünyada felce bağlı ölüm sebeplerinin birinci sırasında damar kireçlenmesi yer alıyor. Çapa’dan periferik damar cerrahı ve Acil Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu ile damar kireçlenmesini konuştuk

Halk diliyle Çapa, gerçek adıyla İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi burası. Hastaların ve hasta yakınlarının hem kabusu hem hayat kaynağı. Bu dev hastanenin en dev binası Monoblok’un ameliyathanesindeyim ve çok şaşkınım. Aslında ameliyathane demek doğru değil, ameliyat üssündeyim. Yukarıdaki onca karmaşaya, bakımsız görüntüye, sınırlı verilen güleryüzlü hizmete karşın, aşağıda bambaşka bir dünya var. L şeklindeki koridora sıralanmış 23 tane ameliyathanenin hepsinde günde en az 3-4 ameliyat yapılıyor.
Ameliyat edilecek hasta 60 yaşında, SSK’lı bir kadın. Acile iki gün önce giriş yapmış. Teşhis tetkikler sonucu belirlenmiş: Şah damarında tıkanma! Uygun yer ve ameliyat zamanı kısa bir sürede belirlenip, hasta masaya yatırılmış. Süreyi özellikle belirttim çünkü çok önemli. Birkaç gün bile her şeyi değiştirebilir.

Bence çok şanslı bir hasta; hem zamanlamayı tutturmuş hem de en iyi hekimlerle karşı karşıya. Ameliyata 1-0 önde başlıyor. Neden mi? Çünkü onu ameliyat etmek üzere hazır bulunan ekipte bir profesör, bir doçent, bir cerrah, bir anestezist, iki hemşire ve bir teknisyen var. Bu kadro hekim kalitesiyle birçok özel hastanede bulunamayacak türden.Türkiye ’nin, hatta dünyanın sayılı periferik damar cerrahisi uzmanlarından Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu’na, Doç Dr. Murat Aksoy ve doktor Alper Şahbaz eşlik ediyor. Her şey hazır. Ameliyat başlayacak ama hasta hâlâ ayık. Merak ediyorum ve Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu’na soruyorum:

Hasta bayılmadan mı şah damarı açılacak?
Bu ameliyatı yaparken kanın şah damarından geçmesine izin vermiyoruz. Biz ameliyat ettiğimiz taraftaki damarın akışını durdurduğumuzda beyne kanın diğer taraftan gitmesini sağlıyoruz. Bu kanlanma sayesinde hastanın beynine yeteri kadar kan gitmesi gerekiyor ki hasta şuurunu muhafaza edebilsin. Çünkü eğer beyne yeterince kan gitmezse hasta ameliyat sırasında felç geçirir. Doktorun hastanın beynine yeterince kan gidip gitmediğini fark edebilmesi için hastanın uyanık olması gerekiyor. Genel anestezi verirseniz hastanın ameliyat esnasında felç feçirip geçirmediğini anlamak mümkün olmaz. O zaman da hasta uyandığı zaman bir bakıyorsunuz felç olmuş. Bu nedenle lokal aneztesi ile yapılması daha güvenli oluyor. Bazen konuşma yerine bir oyuncak da kullanıyoruz. Hastanın eline sıkınca ses çıkaran oyuncaklardan veriyoruz. Hasta ayıyı sıktıkça ses çıkıyor ve beyin fonksiyonlarının yerinde olduğunu gösteriyor. Oyuncağın sesi azalırsa sorun başladı anlamına geliyor.

Ya genel anestezi ile yapılmak zorunda kalınırsa?
Anatomi müsait değil veya hasta psikolojik açıdan bu tip bir ameliyata hazır değilse o zaman uyutmaya mecbur kalıyoruz. Dünyada bu ameliyatların yüzde 70’i genel anestezi ile yapılıyor. Bizde ise durum farklı değil. Ama Çapa’daki cerrahi servisinde yapılan şah damarı ameliyatlarının yüzde 90’ı lokal, yüzde 10’u genel anestezi ile gerçekleşiyor.
Tabii genel anestezi demek de işin şansa bırakılması anlamına gelmiyor. O zaman da belirli tekniklerle beyne gelen kanın miktarını ölçüyoruz. 50 milimetre cıva basıncının üzerinde kan geliyorsa, o zaman sorun yok anlamına geliyor ve operasyona devam ediyoruz. Kan basıncı düştüyse de başka yöntemlerle müdahale ediliyor.

Şah damarı tıkanırsa ne olur? Şah damarındaki damar kireçlenmeleri felcin ana sebeplerinden biridir. Yani gerçekleşen iki felç olayından biri şah damarındaki tıkanıklıklar veya daralmalardan dolayı olur. Felç geçiren her insanın şah damarlarında bir şey var anlamına gelmez. Beyin kanamaları da felce neden olabilir. Ama felç geçiren hastaların şah damarlarına bir bakıp orada bir tıkanıklık var mı diye tespit etmek gerekir.

Ne gibi belirtilerle ortaya çıkar?
Kısa süren geçici felçler şeklinde kendini gösterebilir. Yani hasta bir dakikalığına konuşamayabilir, dili dönmez ama sonra geçer. Konuşmaya başlayınca da bu garip durumu başka şeylere bağlar ve üzerinde durmaz. Bir başka belirti de mesela kahve fincanını taşırken birden elinde kontrolsüzlük olmasıdır. Kahveyi devirir ama sonra normale döner. Hastada böyle bir durum varsa, yani normalin dışında bir gariplik hali, o zaman hemen bir doktora veya hastaneye başvurmasında fayda vardır.

Damarın içinde kirecin ne işi var? Nedir damar kireçlenmesi?
Damar kireçlenmesi bir yaşlanma sürecidir. İnsanlar yaşlanırken nasıl saçları beyazlaşırsa, damarların içi de aynen böyle kireç kaplamaya başlar. İnsanlar kendilerine ne kadar iyi bakarsa baksın, kendini bundan koruyamaz. Organların da kanlanması bu damarlar içindeki kan akımının geçişine bağlıdır. Kireçlenen damar daralırsa, organa daha az kan gider ve organda hasarlar meydana gelir.

Damar kireçlenmesi ne gibi sağlık sorunları yaratabilir?
Öncelikle şu anda da ameliyatını yaptığımız hastada olduğu gibi beyine giden damarların kireçlenmesinden bahsedebiliriz. Beyne giden damarlarda kireçlenme: Eğer kireçlenme beyne giden damarlarda hatta yüksek olasılıkla boyna giden şah damarında ise o zaman beyne az kan gitmesine bağlı ya da tıkanıklık olan parçanın üzerinden ufacık kireç plaklarının beyne atılıp beynin damarlarını tıkamasıyla felce neden oluyor. Bu da felce sebep olmadan once bazı sinyaller verir.
Yarın: Vitrin hastalığına dikkat; bacağınızdan olabilirsiniz!

http://www.medicatipmerkezi.com/basinda-medica-39/radikal-hayat-gazetesi-felc-geliyorum-der–11.html

http://www.radikal.com.tr/hayat/periferik-damar-cerrahi-mi-o-da-ne-1031031/

Periferik damar cerrahı mı? O da ne?

02/12/2010 02:00

Birçok kişi periferik damar cerrahisinin ne olduğunu bile bilmiyor. Türkiye’deki 20 periferik damar cerrahından biri olan Dr. Mehmet Kurtoğlu anlatıyor

Haber: FERHAN KAYA POROY / Arşivi

Damarlarda meydana gelen kireçlenme başka hangi organlarımıza zarar verir? 
Kalp, beyin, bacak damarlarını söylemiştik, damar kireçlenmesine bağlı organ hasarlarının görüldüğü yerlerden biri de böbreklerdir. Bu durum böbreğe giden damarın kireçlenmesinden dolayı gelişir ve tansiyon yükseklikleri ile kendini gösterir. Böbreklerin iyi beslenmemesine, böbrek fonksiyonlarının bozulmasına neden olur. Özellikle küçük tansiyonları yüksek olan genç insanların böbrek damarımda bir darlık var mı diye şüphe duyması gerekir. İşte bu tip şikayetleri olan insanların bir nefrolog veya damar cerrahına başvurmaları gerekmektedir.
Peki damar kireçlenmesi iktidarsızlığa neden olur mu? 
Bu gerçekten çok sık sorulan bir soru. Damar sertliği tansiyon yüksekliğine neden olur, damar cidarlarının yapısı bozulur. Bu nedenle de damarlarını gevşetip penise kan dolmasını sağlayan nitrik oksidin salgısı azalır. Bu durumda da sertleşme sorunu görülebilir. Bunun tedavisi için de yine bir damar cerrahı ve ürolog devreye girebilir.
Bütün damar hastalıkları ameliyatla mı tedavi ediliyor, başka yolu yok mu? 
Hayır değil erken aşamada yakalanan damar sorunları wkişinin yaşam şekline de bağlı olarak ilaçla ve birtakım uygulamalarla tedavi edilebilir. Daha önce anlattığımız tip sorunları hisseden kişilerin kalp damarlarındaki kireçlenmeler için kardiyologlar, böbreklerdeki sorunlar için nefrologlarlara veya impotanz sorunları için ürologlara gitmeleri ilk aşamadır. Ancak tüm bunların kontrollerini ve hastanın seyrini bir damar cerrahının izlemesinde de fayda vardır.
Kalp damar cerrahları mı bu konuyla ilgilenir yoksa kendi içinde bir uzmanlık gerektirir mi? 
Maalesef Türkiye ’de daha periferik damar cerrahi diye bir bölüm yok. Oysa dünyada ülkelerin yüzde 80’inde kalp damar cerrahlarıyla periferik damar cerrahları ayrılmıştır. Türkiye’de bütün damar hastalıkları kalp damar cerrahisi bölümü başlığı altında toplanıyor. Örneğin ben genel cerrahım, üzerine bu işin eğitimini gördüm. Periferik damar cerrahlığı titrimi yurtdışında elde ettim. Bu şekilde, periferik damar cerrahı olan Türkiye’de sadece 20 kişi var.
Ne yapıyor periferik damar cerrahı? Diğerlerinden ne farkı var? 
Kol, bacak, böbrek ve şah damarlarındaki, yani kalpten çıkan ana damarlar dışındaki damarların hastalıklarına periferik damar cerrahları bakar.
Türkiye’de periferik damar cerrahisi bölümü yoksa bu tip hastalar kime gidiyor? 
Maalesef hepsi kalp damar cerrahlarına gidiyor. Kalp damar cerrahları hem kalp damarları hem de periferik damarlara bakıyor. Ama kalbin zaten bellibaşlı ameliyatları ve hastalıkları çok yoğun olduğu, süre de kısa olduğu için bir eğitim eksikliği getiriyor. Eğitim sırasında kalbe yoğunlaşılıyor. Bu arada hem periferik damarı, hem atardamarı, hem toplardamarı, hem varisleri bilmesi, onunla ilgili literatüre hakim olması ve hastasına en iyi şekilde o servisi verebilmesi mümkün değil.
O zaman tıp eğitiminde yeni bir düzenleme yapılacak. 
Altı senelik tıp eğitimi bittikten sonra ihtisaslaşma aşamasında bir değişikliğe gidilecek. 3-4 sene genel cerrahi eğitiminden sonra üzerine kalp damar cerrahisi eğitimi görülüyor. İşte bu aşamada periferik damar cerrahisi bölümü eğitimi verilecek. Ama şu andaki sistem; öğrenciyi mezun olurken alıyoruz, beş sene hem kalp damar cerrahisi hem de periferik damar cerrahisi öğretiliyor. İddia edilen bunun yeterli olduğu ama periferik damar cerrahisi bölümü Türkiye için de gerekli.
Damar yaşı var mıdır? 
İnsanların kronolojik yaşlarıyla birlikte damarları da yaşlanır. Ancak bazı durumlarda örneğin, genetik etkenler, aşırı sigara tüketimi, aşırı yağlı yiyecekler yenmesi, egzersiz yapılmaması, kolesterol, şeker gibi hastaların erken teşhis edilmeyip önlem alınmaması durumunda kişinin damarları normal sürecinden daha hızlı hasar görür. Bu da damar yaşlanması diye tanımlanabilir.
BİTTİ 

MR nedir? 
Manyetik rezonans görüntüleme, son 20 yıldır kullanılan yeni bir görüntüleme yöntemidir. MRG ağrısız ve x-ışını gibi zararlı olabilecek araçlar kullanmayan bir tanı tekniğidir. Hasta güçlü bir elektromagnet (mıknatıs) içeren bir silindirin içinde yatarken, vücuttaki hidrojen atomlarının enerji salmasına yol açan radyo dalgaları gönderilerek işlem gerçekleştirilir. Mıknatıs etkisi ile hareket eden binlerce atoma ait bilgi bir bilgisayara gönderilir ve incelenen alanın değişik eksenlerde kesitsel görüntüsü elde edilir. Radyolog doktorlar bu görüntüleri değerlendirerek hastalık hakkında bilgi edinirler.
MRG incelemesi 20 ile 45 dakika arasında bir sürede tamamlanır. Sürenin değişkenliği incelenecek olan alanın yerine ve hastalık hakkında toplanması gereken bilgi miktarına bağlıdır.